M.J. Lilith Logan Gryffindor &. 6. Sınıf
Mesaj Sayısı : 3 Kayıt tarihi : 27/08/11
| Konu: Lilith Logan. C.tesi Ağus. 27, 2011 10:13 pm | |
| Ad Soyad: M.J. Lilith Logan Karakter Özellikleri: - Spoiler:
Bir insan ne kadar deli dolu olabilir? Ya da ne kadar duygusal? Gülmeyi ne kadar çok sevebilir? Ağlamayı kendine ne kadar sırdaş edinebilir? Her cümlesinde ne kadar içten olabilir? Sevilmemek ve yalnızlık bir insanı ne kadar yaralayabilir? Lilith deli doludur ve bir o kadar duygusal. Gülmeyi çok sever ama ağlamak içindeki tüm acıları dindirir. Her cümlesi içtendir ama sevilmemekten korkar, yalnızlık O’nu yaralar. Ruhunun derinlikleri istenmeyen eşyaların itildiği unutulmuş bir oda misali tüm istenmeyen duygularla ve acılarla doludur. Anne sevgisini hiç tatmamıştır ama bu acıyı itmiştir kalbinin bir köşesine. Acı çekmiş, üzülmüş, yalnız hissetmiş, kimi zaman umudunu yitirmiş bu duyguları da ruhunun derinliklerine fırlatıvermiş ama asla vazgeçmemiştir. Çılgının tekidir aynı zamanda. Bayılır yaramazlık yapmaya, birileriyle uğraşmaya, ona buna laf atmaya, kuralları çiğnemeye. En sevdiği hayaletin Peeves olduğunu düşünürsek pek şaşırtıcı bir şey değil aslında. Bir de gıcık olduğu insanlara el altından uğursuzluk büyüsü yapmak gibi bir huyu var ki bu Lilith'i en çok eğlendiren şeylerden. Dedikoduya partilere falan bayılır. Yağlı saçlardan ve sivilcelerden nefret eder. Daha doğrusu yağlı ve iğrenç her şeyden nefret eder ki Lilith’e göre iksir dersini sevmemesinin en önemli nedeni bu. Yani o içinde ne olduğunu tam olarak bilmediği sıvılar ve yine bir o kadar acaip malzemeler Lilith’e pek de iç açıcı gelmiyor. Ama nedendir bilinmez iksirde hiç vasatın altına da düşmemiştir. İksir dersinden önce, Lilith’in Felix Felicis içtiğini düşünen insanlar sözüm size: Merlin’in en sarkık donu aşkına, derdiniz ne sizin? Örnek Rp- Spoiler:
Keman yayı tellerde geziniyor… Yoksa gezinen ruhu mu? Hiç hissetmediği duygulara yolculuğa çıkan ve her seferinde içinde duyduğu acıyla hayata dönen ruhu... Ses, genç kızı bir hayal sessizliğine sürüklerken, küçük bedeni hissediyor. Var oluşu hissediyor, yalnızlığı hissediyor, sevgiyi hissediyor her bir hücresinde. Ey hayat! Müzik bir ruhsa, bedenimi ele geçirmiş. Müzik bir duyguysa, her bir duyumda hissediyorum. Müzik bir yaşamsa, yaşamın içinde gibi değil bire bir yaşam gibi hissediyorum. Ey hayat! Müzik bir ölümse, cehennem ateşinde kavruluyorum. Beni müziksiz bırakma…
Keman yayını tutan el gevşedi, büyülü müzik duyulmuyordu artık. Gözlerini kapadı ve bir damla yaş coşkulu nehir olup yanağına döküldü. Kemanı hemen yanında duran masaya bıraktı genç kız. Pencereye doğru yürüdü, her zaman eski ve yıkık dökük görünen pencereyi açtı. Odaya dolan toprak kokusu, az önceki yağmurun izlerini taşıyordu. Rüzgâr odaya girdikçe kahverengi saçları hafif hafif dalgalanıyor, kızın içinde yanan ateşi söndürmek için koşarcasına, hızlı hızlı içine işliyor ve kızı rahatlatıyordu. “Lilith, beni çok duygulandırdın kızım.” İçinde yaşanan sessizliğe öyle dalmıştı ki babasının içeri girdiğini duymamıştı. Yaşlı adamın çizgi çizgi yüzü yılların yorgunluğuyla çökmüştü. Hep böyle değildi, her zaman dinç ve kendinden emin olan adam bu sefer yorgun ve üzgündü. Bu şarkı yalnız Lilith’i değil, babasını da aynı derecede içine hapsediyordu. “Ah, aslında böyle duygulanmanı ve bu tür şeyleri hissetmeni istememiş-” “Teşekkürler kızım, beni gerçekten çok mutlu ettin. Ben yaşlı bir adamım ve artık bazı şeyleri hissetmeyi unutmuştum. Bana bu duyguları tekrar hatırlattın. Seninle gurur duyuyorum.” Kız konuşamadı. Kelimeler boğazında düğümlendi. Zaten ne söyleyebilirdi ki? Bazı anlar vardır ki o anlarda kelimeler yetersiz, cümleler eksik kalır. İşte öyle anlardan biriydi. Babası kapıyı kapatıp çıktı ve genç kızı bütün duygularıyla baş başa ve biçare bıraktı.
Müziğe başladığında henüz altı yaşındaydı. Babası kızına küçük bir keman hediye etmişti. O zaman da böyle duygulu, buruk ama bir yandan da coşkulu ve iyimserdi. Küçük Lilith kemanı eline alır almaz hissettiği duyguyu belki de hiç yaşamıştı. Anlatılamazdı, kalbinde bir yerlerde küçük bir kıvılcımlanma hatta karıncalanma veya her neyse işte. Anlatılamıyordu. Keman çalmayı babası öğretti küçük kızına. Bir nakışı işlercesine ince, narin ve kırılması kolay bir şeyi tutarcasına nazik ve dikkatli öğretmişti kızına her şeyi. Şimdiyse kızı babasının O’na öğrettiği her şeyi belki de daha fazlasını öğrenmiş ve başarmıştı. Sadece keman çalmıyordu, kemanın sesini hissediyordu. Kızın ruhuna uzak diyarlardan gelen büyülü bir müzik gibi eşlik ediyor, daha önce hiç hissetmediği duyguları yaşatıyor, aynı hızla tekrar dünyaya döndürüyordu. Laf olsun diye çalmıyordu, hissetmek için çalıyordu.
&. Bir Anı
Küçük kızın son bir hıçkırığı duyuldu. Gözlerinden yaşlar dur durak bilmeden akıyordu. Elini uzattı ama gitme diyemedi. Zaten gözyaşları yeterince yetmiyor muydu? Gitti… Ardında bıraktıklarını düşünmedi. Kızın gözyaşlarını duymadı. Dönüp arkasına bile bakmadı. Taşlaşmış mıydı kalbi yoksa? Hangi yürek nasıl dayanabilirdi ki bu hıçkırıklara? Gittiğinde kız yere çöktü, son gözyaşı damlası çimlerin üzerine damladı. Sarı saçlı kadın arkasına bile bakmadan giderken uzak diyarlara, küçük kızın dudaklarından sadece bir sözcük döküldü. “Anne.”
Lilith müziğe olan yeteneğinin ve ilgisinin babasından geldiğini düşünmüştü. Yanılıyordu, annesinin bir müzisyen olduğunu nereden bilecekti? Kemanın sesinin kendisine bu kadar işlemesinin nedeninin annesinden kalma bir yeteneğin izleri olduğunu nasıl öğrenecekti? Keman çalarken içinde hissettiği ve yaşayamadığı o duygunun anne özlemi olduğu nasıl bilecekti? Bilmiyordu... Gözlerinden akan yaşın sebebini hep farklı kurgulamıştı kafasında. Bilmiyordu çünkü hiç hissetmemişti. Bilmiyordu çünkü hiç görmemişti. Biliyordu çünkü hiç öğrenememişti. Aile Geçmişi: - Spoiler:
Bundan tam olarak kaç yıl önce bilinmez ama Tyler Logan muggle bir piyanist olan Savannah McQuinn’e bir konserinde görür görmez âşık oldu. O sırada Tyler'ın Londra’da ne aradığını ya da bir klasik müzik konserinde ne işinin olduğunu ise Tyler'ın kendisinden başka kimse bilemez ki O’da bu konuda konuşmamaya yemin etmiş gibi. Her neyse bunlar tanışmışlar, birbirlerini sevmişler. Sonra evlenmeye karar vermişler ki işler burada karışmış. Tyler'ın ailesi bir muggle gelini kesinlikle kabul etmiyormuş. James, Almira’ı öyle çok sevmiş ki Fransa’nın Marsilya şehrinde yaşayan ailesini reddedip İngiltere’nin Londra şehrine, Almira’nın yanına taşınmış. Aynı zamanda Tyler Savannah'ı kaybetme korkusundan O’na bir büyücü olduğunu söylememiş. Her şey aslında gayet normal gidiyormuş, ta ki bir kızları olana kadar. Küçük Lilith’i annesi de babası da çok sevmiş. Saçları annesininki gibi parlak kahverengi, gözleri babasınınki gibi elaymış. Ama bu evrede durum içinden çıkılmayacak bir hal almış. Tyler'ın ailesi oğullarının muggle bir kadından çocuklarının olmasına daha fazla katlanamamış ve Savannah'ın kardeşi James'i öldürmüşler. Bu ani ölüm Savannah’ı yıkmış. Artık kimseye eskide olduğu gibi sevgi dolu gözlerle bakmıyormuş. Üstüne –nasıl öğrendiğini yine Tyler'dan başkası bilmiyor- çok sevdiği kocasının bir büyücü olduğunu öğrenince dünya artık O’na yaşanamayacak bir yer haline gelmiş. Ardında küçük kızı, Savannah adına her şeyinden vazgeçen âşık bir adam ve henüz dört yaşında bir kız bırakıp kayıplara karışmış. Baba ve kız ufacık bir evde yaşamlarını sürdürmüşler. Lilith hiç anne diyememiş ama doya doya baba demiş.
-Kurgum Rp'de de anlaşılacağı gibi Lilith'in gizemli bir şekilde kaybolan annesini bulması ve daha bir çok gerçeği öğrenmesiyle devam edecek. Ek kurgular da olacak. ^^ | |
|
Venomous Kaçak
Mesaj Sayısı : 40 Kayıt tarihi : 06/03/11 Yaş : 30
Mini Lejant Savaş Tarafı: KARANLIK RP Yaşı: 25 RP Partneri:
| Konu: Geri: Lilith Logan. Paz Ağus. 28, 2011 1:01 am | |
| VI. Sınıf Gryffindor. Keyifli rol oyunları dileriz! | |
|