| Sen Burada Ne Arıyorsun? | |
|
|
Yazar | Mesaj |
---|
Julietta E. Rockefeller Gryffindor &. 5. Sınıf
Mesaj Sayısı : 19 Kayıt tarihi : 23/08/11 Yaş : 27
Mini Lejant Savaş Tarafı: Aydınlık RP Yaşı: 15 RP Partneri: Olacak ^.-
| Konu: Sen Burada Ne Arıyorsun? Çarş. Ağus. 24, 2011 11:25 pm | |
| x .......Cameron Gabriel Wilson& Julietta Elizabeth Rockeffeler Yer: Godric's Hallow Mezarlığı Zaman: Haziran 28, 2002. Saat 10 civarı. Kaderine aşk yazılmışsa kaçabilir misin? | |
|
| |
Julietta E. Rockefeller Gryffindor &. 5. Sınıf
Mesaj Sayısı : 19 Kayıt tarihi : 23/08/11 Yaş : 27
Mini Lejant Savaş Tarafı: Aydınlık RP Yaşı: 15 RP Partneri: Olacak ^.-
| Konu: Geri: Sen Burada Ne Arıyorsun? Perş. Ağus. 25, 2011 12:08 am | |
| Bir sayfasını daha çevirdi kitabının. Şuan o kadar mutluydu ki, bu mutluluğunu hiçbir şeyin bozamayacağını düşünüyordu. Olabildiğince sessiz bir ortam. Onu rahatsız edecek kimse yok. Rahatça dinlenip, kitabını okuyabileceği bir yer. Evden bile daha iyi. Gerçi zaten okul tatil olunca iki hafta ailesinin ailesinin yanında kalmış, sonra amcasının evine kaçmıştı. Aslında babasının ikinci kuşaktan kuzeniydi. Yani kuzeninin kuzeni. Fakat ailesi, aile bağlarına çok önem verdiği için çok,çok uzaktan akrabalarını bile tanıyordu. Garip olan neredeyse büyücü dünyasının yarısıyla akraba olmasıydı. Gerçi onlar, onunla akraba olmakla daha çok ilgileniyor gibiydiler. Hogwarts'a ilk adımını attığı andan itibaren etrafı kuzenlerle sarılmıştı. O zaman anlamıştı, ağabeyinin onu neden uyardığını. Bu kadar açık konuştuğun için teşekkürler... Tam olarak bir kitap kurdu sayılmazdı fakat kitapların dinlendirici bir etkisi olduğunu fark ettiğinden beri çantasında her daim bir kitap bulundurmaya başlamıştı. Özellikle Bilim-kurgu türünde olanları. Mugglelar, hayal ürünü olarak nitelendirdikleri çoğu şeyin gerçek olduğu öğrence nasıl bir tepki verirlerdi çok merak etti. Başını kitabından kaldırdı ve etrafına baktı. Artık neredeyse sokak lambalarından başka ışık kaynağı kalmamıştı. Godric's Hallow'da gün erken bitiyor galiba... Ya da mezarlığa yakın oturanlar için. Çoğu insanın yanından çabuk çabuk geçtiği bir yerde nasıl huzur bulduğunu hiçbir zaman çözemeyecekti. Belki de Gryffindor ruhudur! diye neşeli bir düşünce geçti aklından.
Bir çıtırtı duyduğunu sanınca ani bir hareketle kafasını kaldırdı. Bu boynunun acımasına sebep olmuştu. Kitabını kapayıp, çantasına attı ve sağ eliyle boynunu ovaladı. Biraz daha dikkatli bakınca mezarlığın kapısında birini gördü, kocaman birini. Bu kadar iri olan sadece bir kişi tanıyordu. Tanrım, benimle dalga geçiyor olmalısın! Julietta'ya göre Cameron Gabriel Wilson, Aziz Godric Gryffindor'un yuvasına adımını bile atmayacak bir tipti. Evet... Esprili, yakışıklı, zeki ve SLYTHERINLİYDİ! Gözlerini ovuşturdu ve tekrar baktı. Sadece benzetmiş olmalıydı. Fakat yanına gitmeliydi. İri adam mezarlığa girip içeri ilerledi. Burada ne yapıyor ki? Çantasının düğmelerini kapadı ve mezarlık çitinin üzerinden atladı. Ona görünmek istemiyordu. Bu sebeple gizlice takip etti. Çünkü eğer o kişi Cameron değilse -yani tam bir Slytherinli ve insanlara şirin gözükmek için çok, çok kibar davranan sinsi Cameron- o zaman geldiği yönden geri dönecekti. Annesi onu böyle bir şey yaparken görseydi kalp krizi geçirebilirdi. Fakat kalp krizini durduracak bir büyü yapsalar, onu gördüğü an yine kalp krizi geçirirdi. Ve ikinci sefer olursa, annesinin kaldıramayacağından emindi. Bu yüzden hayal ettiği şeyi derhal kafasından çıkardı. Annesinin onu göreceği falan yoktu.
İri-yarı adam durduğunda, Julietta da durdu. Bay Merhaba-ben-Slytherinli-Cameron-gibi-gözüken-ama-o-olmama-ihtimalim-de-bulunan-kocaman-adamım etrafına bakındı. Yüzü Julietta'dan yana döndüğünde, genç kız tuttuğunu fark etmediği nefesini bıraktı. Bu Cameron'du. Gerçekten şirin maskeli, kocaman olan Cameron. Genç kız, çocuk başka yöne bakarken saklandığı mezar taşının arkasından çıktı. Ellerini arkasında birleştirdi ve yavaş adımlarla çocuğun yanına gitti. Geldiği mi duymamıştı? Yoksa onun görüş alanın çok mu altındaydı. Kendini fark ettirebilmek için boğazını temizledi ve konuşmaya başladı. "Öh-höm... Vay vay vay. Wilson, sen burada görmeyi beklediğim en son kişisin. Bina mı değiştirdin de, buralara kadar geldin? Hangi rüzgar attı seni Godric's Hallow'a." Yüzünde alaycı bir gülümsemeyle çocuğun gözlerine baktı. Tanrım... Çok güzeller! Ne düşünüyordu o böyle?! Gülümsemesini yaygınlaştırdı. Cameron'un suratına bakmak için boynunu kaldırması gerekiyordu. Umarım bir daha karşılaştığımızda yirmi santimetre topuklu giyiyor olurum. | |
|
| |
Cameron G. Wilson Slytherin &. 5. Sınıf
Mesaj Sayısı : 11 Kayıt tarihi : 23/08/11
Mini Lejant Savaş Tarafı: RP Yaşı: 15 RP Partneri: Fall in love with my Juliet~
| Konu: Geri: Sen Burada Ne Arıyorsun? Perş. Ağus. 25, 2011 2:02 am | |
| Tatil için birkaç arkabasını ziyarete gelmişti ve ne yazık ki yapacak hiçbir şey bulamamıştı. Babasının bazı ufak işleri için tatil bahanesiyle geldiklerini söylemek de daha mantıklı olabilirdi. Sonuç olarak gelmişti ve yapabileceği bir şey yoktu. Büyük ihtimalle dört gün kadar burada kalacak ve babasının işinin uzamaması halinde daha rahat edebildiği evine dönebilcekti. Gelmesinin ikinci günü olduğuna göre günlerin çok da yavaş geçtiğini söyleyemezdi. Hızlılardı... Delicesine sıkıcı ve bunaltıcı ama yine de hızlı. Evden çıkmak için her şeyini verebilirdi. Ve evreka~ Aklına gelen fikir hiç yoktan iyiydi. Hazır buralara kadar gelmişken oldukça "eski" bazı akrabaları ziyaret etmeden olmazdı. O yüzden aklına gelen fikirle hemen oturduğu koltuktan kalkıp ayaklarının götürdüğü yere doğru yürümeye başladı. Ayakları heralde onu yanıltmazdı. Ve zaten kasaba çok da büyük bir yer sayılmayacağı için yanılsa da doğru yolu bulabileceğini düşünüyordu.
Mezarlığın kapısına kadar öylesine yürüdü. Tanımadığı akrabalarını ziyarete gelmek çok da eğlenceli ve hobi olarak sınıflandırılabilecek bir şey olmasa da sıkıntıdan kurtulmak ve eskiye minnettarlığını belli etmek gibi göze giren bir şeyler yapmak için bu durumda yapabileceği tek şey buydu. Mezarlığa girip sakin ve öncekine göre daha matemli bir havayla akrabalarının mezarının yanına gitti. Kendi kendine konuşmak gibi olacaktı ama olsun. Tanımadığı insanları sevmek daha kolay oluyordu. En azından her şeye rağmen seviyorum yerine sebepsiz seviyorum gibi oluyordu. Mezar taşlarına doğru bakıp matemli ama şirin bir gülümseme takındı "Diana Hala, Ash Amca... Nabersiniz görmeyeli? Buralardaydım ve bir uğrayayım dedim. Ne de olsa akraba ziyareti güzeldir. Mezar taşlarınızı mı temizlediniz siz? Parlak görünüyorlar. Her neyse uğramak iyi oldu. Sonra görüşürüz." Hızlı bir ziyaret mi olmuştu? Evet. Ne de olsa pek ortak noktaları yoktu. Ve buraya sadece eve döndüğünde mezar ziyaretindeydim diyebilmek için de gelmiş olabilirdi. Tam arkasını dönüp gidecekken tatadadam~ Duyguduğu sesle hafifçe irkilen masum bir genç moduna giriverdi.
Kızın dediklerini sadece öylesine dinleyiverdi. Bina değiştirmek? Hah, sığ görüşler ne olacak. Godric's Hollow Gryffindor'un tapulu malı değildi ya. Hem hepsi aynı okulun mensubuydu. Gülmeyle karışık bir şekilde iç çekip aradaki boy farkını yok sayarak gözlerini kızınkilere kilitledi. "Emin ol ki binamdan çok memnunum Jul." Sonra gülümsemesini silip gözlerine hüzünlü bir ifade yerleştirdi. Çok da kötü oynamazdı. "Burada olma sebebim... şey.. ailemi ziyaret ediyorum diyelim şuna... Büyük halam ve amcam... anlarsın ya işte..." Yavru köpekleri andıran masum gözlerin bırakacağı etkiyi tartışmaya hiç gerek yoktu. Ardından hafifçe oldukça masum bir şekilde gülümseyerek kızın anlına dokundu. "Sen burada ne arıyorsun Jul?" Eh, kendisine samimi davranılmasa da o başkalarına samimi davranabilirdi. | |
|
| |
Julietta E. Rockefeller Gryffindor &. 5. Sınıf
Mesaj Sayısı : 19 Kayıt tarihi : 23/08/11 Yaş : 27
Mini Lejant Savaş Tarafı: Aydınlık RP Yaşı: 15 RP Partneri: Olacak ^.-
| Konu: Geri: Sen Burada Ne Arıyorsun? Perş. Ağus. 25, 2011 3:00 am | |
| Boynunun ağrıdığını hissetmeye başladı. Bu en ön koltukta sinema izlemek gibi bir şeydi. Evet, en köklü ailelerden birinin mensubu olarak aksiyon kitapları okuyor ve sinemaya gidiyordu. Ah, hadi ama bu kız Gryffindor'lu! Cameron konuşmaya başlayınca kız dikkatini tekrar ona yöneltti. "Emin ol ki binamdan çok memnunum Jul." Ona ne şüphe! Yüzünde yapmacık bir gülümsemeyle dinlemeye devam etti. "Burada olma sebebim... şey.. ailemi ziyaret ediyorum diyelim şuna... Büyük halam ve amcam... anlarsın ya işte..." Kızın gülümsemesi birden soluverdi. Ciddi miydi? Yani sahiden mezar ziyaretine mi gelmişti. Cameron'un ailesinin karışık binalardan olduğunu biliyordu ama kendisinin has Slytherin olduğu gerçeğine o kadar kaptırmıştı ki, belki de gerçek Cameron'u tanıyamamıştı. Ah, gerçekten mi? Ya çok iyi oyuncu olmalıydı ya da yavru köpek bakışları çok etkiliydi. Çocuğun eli alnına değdiğinde dünya durdu sandı bir an. "Sen burada ne arıyorsun Jul?" Ha? Bakakalmakla o kadar meşguldü ki neredeyse çocuğun konuştuğunu bile duyamayacaktı. Kendisini toparladı ve vereceği cevabı düşündü. Ne diyecekti? Kim olduğundan emin olmak için onu takip ettiği gerçeğini mi? Yoksa mezarlıkta takılmayı seven, psikopat bir kız olduğunu mu? Tabi ki de gerçeği... Sonuçta Cameron onu tanıyordu. Yani BFF modunda takılmıyorlardı, hatta birbirleri her fırsatta uğraşıyorlardı ve kavga her defasında; kızın oğlana ne kadar kocaman olduğunu söylemesi ya da çocuğun kızın boyuyla dalga geçmesiyle bitiyordu. Aslında Julietta kısa biri de değildi. Sadece 1.93'lük boyun yanında 1.70 biraz kısa kalıyordu o kadar.
Küçük bir kıkırtıdan sonra -sesinin hala yerinde olduğundan anca emin olabilmişti- çocuğa cevap verdi. "Cam... Ben akrabaların için üzgünüm... Aslında onlar için değil, yani eminim onları tanımıyorsundur bile..." Tanrım, ne saçmalıyordu böyle? ""Ah, bunu söylediğimi unut. Sadece... Ne olursa olsun mezar ziyaretinde olan biriyle öyle konuşmamalıydım. Benim aptallığım." Gözlerini devirdi ve gülümsedi. "Ah, evet. Bunu yüzüme vurabilirsin. Aptal olduğumu kabul ediyorum." Teslim oluyormuş gibi ellerini kaldırdı. Ardından çocuğun karnına yumuşak bir yumruk indirdi. Çünkü omzuna atmak komik bir görüntüye sebep olabilirdi. "Ayrıca... Ben de buradayım çünküüü... Seni takip ettim. Yani aslında seni takip ederken sen olduğunu bilmiyordum. Yani sen misin diye öğrenmek için takip ettim." Cidden bu durum aptallığından mı, yoksa heyecanından mı kaynaklanıyordu? Bazen aptalca davrandığını biliyordu. Ama bu kadar kontrolünü kaybettiğini daha önce hiç görmemişti. Yüzünde salakça bir gülümseme oluştu ve tekrar kafasını kaldırdı. Mezarlığın girişindeyken boynunu kötü incitmiş olmalıydı. "Ziyaretin bitmişti galiba... Bir yere gidip oturalım mı? Böyle yukarı bakmak çok sinir bozucu da..." dedikten sonra yakınlardaki eski bir ağacın, topraktan çıkmış köküne oturdu. Uzun bir gece olacağa benziyordu. | |
|
| |
Cameron G. Wilson Slytherin &. 5. Sınıf
Mesaj Sayısı : 11 Kayıt tarihi : 23/08/11
Mini Lejant Savaş Tarafı: RP Yaşı: 15 RP Partneri: Fall in love with my Juliet~
| Konu: Geri: Sen Burada Ne Arıyorsun? Perş. Ağus. 25, 2011 6:47 pm | |
| Kızın konuşmasından yavru köpek gözlerinin etkili olduğu belli oluyordu. Sonuçta bu herkeste etkili olabilirdi. Onda etkili olmasına hiç de şarşırmadığını söyleyebilirdi. "Ayrıca... Ben de buradayım çünküüü... Seni takip ettim. Yani aslında seni takip ederken sen olduğunu bilmiyordum. Yani sen misin diye öğrenmek için takip ettim." Güzel bir kahkaha attı. Görünüşe göre Jul tahmin ettiğinden dürüst çıkmıştı. Ve böylesi çok daha eğlenceliydi. "Ah Jul. Beni özlediysen bir baykuş göndermen yeterdi, ben sana gelirdim. Her bana benzeyenin peşine düşersem çok da iyi olmaz." Bu kız onu eğlendiriyordu. Sonuçta her kız her gün onu mezarlıkta takip etmiyordu ya. Bunun da tadını çıkarmak lazım. "Ziyaretin bitmişti galiba... Bir yere gidip oturalım mı? Böyle yukarı bakmak çok sinir bozucu da..." Boyunu problem ettiği yoktu. Uzun olmak güzeldi. Milletin koplekse girmesini sağlıyordu. Her türlü sporda da faydalı olduğunu söyleyebilirdi. Heralde okulu bırakınca süt reklamlarında rahatlıkla oynamasını da sağlayabilirdi bu boyu. Ama Jul sinir olduysa oturmakta da problem olmazdı. Kızın yanına çöküp yeniden yüzüne baktı.
Dışarı çıktığında onu görmeyi beklemediği kesindi. -her ne kadar bu olay egosunu çok kabarsa da- Onu takip etmesini beklemiyordu. Şimdi ne konuşabilirdi ki onunla? Kesinlikle çok fazla şey. Acaba bu çok fazla şey'e nerede başlamalıydı? İşte zor olan kısım buydu. Derin bir nefes aldı ve gözlerini devirdi. "Pekala pekala... Hadi konuşalım Jul." Ne kadar da motive edici sözcükler. Konuşalım deyince konuşma ayağına kadar gelmese de bir şekilde başlaması lazımdı. Her ne kadar kızla çok samimi olmasa da onunla konuşmayı seviyordu. Genelde Julietta ona yargılayıcı ve sinir bozucu bir şekilde davrandığı için pek aşırı bir samimiyet kuramamıştı. Başını yana eğip sözlerine devam etti. "Ama konuşmadan önce senden küçük bir şey isteyebilir miyim? Bana sanki dünya üzerindeki en iğrenç kişiymiş muamelesi yapmasan çok sevinirim ya da şu bina olayını aklından çıkarman sorunu kökten çözer." Kızın bunu anlamasını bekleyebilirdi. İnsanları sınıflandırmak pek de hoşuna gitmiyordu. Tamam, birilerinin onu sınıflandırılması daha çok hoşuna gitmiyordu. Çok daha çok. Ve eğer kızla konuşacaksa "iğrenç yılan" muamelesinden çok "sıradan insan" muamelesi yemeyi tercih ederdi. İnsanların insanları binalarına göre yargılaması ona çok salakça geliyordu. Mesela Hufflepuff'ın Gryffindor'dan ne eksiği vardı ki? Ya da Ravanclaw hepsinden daha zekiydi. Aslında onların kendi aralarında da pek problemi yoktu. Sanki tüm binalar birleşmiş de Slytherin'e baskı uyguluyorlardı. Zavallı öğrencilerin komplekse girmesi için başlı başına bir sebep.
"Yani beni normal bir insan olarak düşün. Şimdi normal insan sana soruyor, tatilin nasıl geçti Jul?" Başladıktan sonra devamı gelirdi. Eğer kız ona gerçekten normal bir muamele yaparsa devamını çok kolay bir şekilde getirebileceğini biliyordu. Zaten müthiş yetenekleri sayesinde konuşmak zor olmuyordu. | |
|
| |
Julietta E. Rockefeller Gryffindor &. 5. Sınıf
Mesaj Sayısı : 19 Kayıt tarihi : 23/08/11 Yaş : 27
Mini Lejant Savaş Tarafı: Aydınlık RP Yaşı: 15 RP Partneri: Olacak ^.-
| Konu: Geri: Sen Burada Ne Arıyorsun? Perş. Ağus. 25, 2011 8:43 pm | |
| Konuşacak konu ararken, aslında ne kadar çok konuşabilecekleri konu olduğunu fark etti. Fakat sohbete nereden başlayacağını bilemiyordu. Parmağındaki yüzükle oynamaya başlamıştı ki, Cameron onu bu rahatsız edici sessizlikten uzaklaştırmıştı. "Pekala pekala... Hadi konuşalım Jul." Evet, bu fena bir fikir değil. Gerçi şimdiye kadar medeni insanlar gibi oturup konuşmuşlukları yoktu. Genç kız bu durumun kendisinden kaynaklandığını kabul etmek zorunda kaldı. "Ama konuşmadan önce senden küçük bir şey isteyebilir miyim? Bana sanki dünya üzerindeki en iğrenç kişiymiş muamelesi yapmasan çok sevinirim ya da şu bina olayını aklından çıkarman sorunu kökten çözer." Yanaklarının kızardığını hissetti ve oturdukları yer aydınlık olmadığı için Tanrı'ya sessiz bir teşekkür gönderdi. Slytherin dışında bir binayla sorunu yoktu. Aslında o da binaların arkadaş edinmeyi engelleyici bir duvar olmalarına karşıydı. Fakat düşününce desteklediği şeyi gerçekleştirmediğini fark etti. Belki de tek amacı, yaz tatillerinde eve gidince ailesiyle okul hakkında konuşurken Slytherin'le ilgili anlatacak bir şeyi olmamasını istemesiydi. Bu annesini acayip bir şekilde kızdırıyordu çünkü. Belki de evlatlık olmalıyım, dedi içinden. Böyle düşünmesi gayet mantıklıydı. Bir insan hiçbir konuda mı annesine benzemez?
"Yani beni normal bir insan olarak düşün. Şimdi normal insan sana soruyor, tatilin nasıl geçti Jul?" Cameron'un derinden gelen sesi, düşüncelerinden sıyrılmasına neden oldu. Annesinin kızgın halini düşününce yüzünde oluşan gülümseme biraz şaşkın bir ifade alsa da, yine de çekiciliğini koruyordu. Kimse onun gülünce ne kadar güzel olduğunu inkar edemezdi. Tatilinin nasıl geçtiğini ne şekilde ifade edebileceğini düşünürken kelimeler birden dökülüverdi ağzından. "Tatilimin burada geçen kısmı neşeli, mutlu ve eğlenceli. Ailemin yanında geçen kısmı biraz ağır, fazla safkan, çok olaylı ve yine eğlenceli." Yüzünde muzip bir gülümsemeyle Cameron'a baktı ve göz kırptı. Hala 'çocuk' olarak nitelendiriliyorken o koca malikanede eğlenebildiği kadar eğlenecekti. Yoksa yaz tatilinin geri kalanını nasıl geçireceği konusunda hiçbir fikri yoktu. "Senin tatilin nasıl geçiyor?" Gayet güzel ve medeni giden bu konuşmayı devam ettirmek fazlasıyla zordu onun için. En azından medeni kısmını. Çünkü ikide bir dalga geçmek ve lakaplar takmak istiyordu Cameron'a. Fakat sonuçta o bir Rockeffeler'dı ve gerekince yeteri kadar saygılı olabilirdi. Eğer biri ona, bir saat önce Cameron Gabriel Wilson'la oturup muhabbet edeceksin deseydi asla inanmazdı. Ama buradalardı işte. İki yakın arkadaş gibi oturmuş, konuşuyorlardı. Belki de beş yıldır süren atışmaları onları sandıklarından daha çok arkadaş yapmıştı. Kesin olan bir şey varsa, o da bu geceden sonra gerçek birer 'arkadaş' olacaklarıydı.
Karnının acıktığını hissetti ve çantasına uzandı. Her zaman atıştırmalık bir şeyler taşırdı. Bir paket baharatlı çubuk kraker çıkardı. Bunlar gerçekten tok tutuyordu. En azından eve gidene kadar. "İster misin? Cidden güzeller." dedi paketi Cameron'a uzatırken. Almasını umuyordu çünkü başkası yemiyorsa kendisi de yiyemezdi. Bu ona göre çok büyük bir saygısızlıktı. Kimse prensiplerinden vazgeçemezdi. İyi yönde olanlardan hariç. Mesela bir Slytherin'le arkadaş olmak hiç ona göre bir davranış değildi. Ama şuan en çok atıştığı Slytherin'le arkadaş olma yolunda ilerliyorlardı. Tabuları yıkmada üstüne yoktu. O tabular kendisinin olsa bile... Ama Cameron şuandan itibaren onun gözünde Slytherinli değildi. Çünkü eğer ona Slytherinli gibi bakarsa tekrar laf atmaktan korkuyordu. Lakin Cameron'da iyi arkadaş olma potansiyeli vardı. Belki de daha fazlası da olabilirdi. Saçmalamaaa... Bir Slytherinle arkadaş bile olamazken bir de onunla çıkacak mıydı? Hem bu komik bir görüntü olurdu. Çok komik... | |
|
| |
Cameron G. Wilson Slytherin &. 5. Sınıf
Mesaj Sayısı : 11 Kayıt tarihi : 23/08/11
Mini Lejant Savaş Tarafı: RP Yaşı: 15 RP Partneri: Fall in love with my Juliet~
| Konu: Geri: Sen Burada Ne Arıyorsun? C.tesi Ağus. 27, 2011 8:01 pm | |
| "Tatilimin burada geçen kısmı neşeli, mutlu ve eğlenceli. Ailemin yanında geçen kısmı biraz ağır, fazla safkan, çok olaylı ve yine eğlenceli." Eğlenceli bir tatil her zaman güzel olurdu. Kendi tatilini düşündü de, eğlenceli "sayılabilirdi". Tabi bu insanların biraz da eğlence anlayışına bağlıydı. Büyücüler için sıkıcı ama mugglelar için eğlenceli olabilirdi. Ya da tam tersi. Oysa dönem dönem iki kısımdan yararlanarak %99 eğlence sahibi olmayı başarmıştı. Juliet'inkine göre safkanlıktan arındırılmış bir tatil gibi. "Senin tatilin nasıl geçiyor?" Şimdiye kadar iyi gitti. Kızın ona kibar davranmak için kendisini zorlayıp zorlamadığını bilmiyordu, yine de buna evet diyebilirdi. Sonuçta öyle değilmiş gibi davranmaları onun kimolduğunu değiştirmezdi. Yine de kızın ona sıradan cevaplar verip sıradan şeyler sormasını sevmişti. Rahatladığı söylenebilirdi. "Oldukça güzel. Genel olarak annemin akrabalarıyla bir tatil geçirdim. Disneyland'e gittik, sıradan şeyler yaptık filan. Şuan babamın akrabalarının yanında geçirdiğim günler biraz sıkıcı olsa da yapacak bir şey bulmuyor değilim. Yine de eğlenceli bir tatil." Muggle kuzenleriyle daha iyi anlaşıyordu. Her ne kadar onların yanında okul ve banzeri şeyler hakkında uzun uzun konuşamasa da anlattığı her şeyi dinleyen insanlardı.
"İster misin? Cidden güzeller." Soruyla kızın çıkardığı çubuk krakerleri fark etti. Bir şeyler yemek işine gelirdi. Paketten iki tane alıp ısırdı. Yediği diğer krakerlerden güzel gelmişti bir an tadları. Mühim olan ne yediği değil de kiminle yediğiydi nasıl olsa. Bunları dedikten sonra kendi kendine pis pis sırıtmaya başladı. Hadi ya, biraz resmi ol. "Güzeller... En azından yediğim diğerlerinden güzeller. Sana çekmişler." Bu mu senin resmiliğin? Daha çok kafasına göre hareket ediyordu. Ne de olsa ona göre güzel kızlar iltifat etmek için yaratılmışlardı. Ağzından çıkan kelimeleri zaten kendisi yönlendiremezdi. Bir anda istediği şeyler ağzından kendiliğinden çıkıverirlerdi. Küçüklüğünden beri. Böyle daha rahat oluyordu. Düşününce konuşması fazla ayrıntıya giriyordu. "Sever misin baharatlı krakerleri?" Karşındakini tanımak için onun hakkında sorular sormak en iyisidir.
O cevabı beklerken birden pantolonunun cebinin titremesiyle irkildi. Telefonu olduğunu anladığındaysa rahatladı. Aslında telefonu yanına aldığının bile farkında değildi, büyük ihtimalle sadece cevinden çıkarmayı unutmuştu. Ama cebinde titreyen şeyin tanımlanamaz bir cisim yerine telefon olması içini rahatlatıyordu. Telefonu eline alıp tuş kilidini açtı ve direk gelen meseja baktı. "Cam, Nina tatilden döndü. Yarın sinemaya gitmek ister misin?" Kuzeninden gelen sıradan bir mesaj... Çoğu büyücü çocuğun telefonu yoktu ama annesi kuzenleri garipsemesin diye ona oldukça güzel bir telefon almayı önermişti, bu öneriyi de geri çevirecek hali yoktu. "Şehir dışındayım, siz bensiz gidin." diye mesajı hızla cevapladıktan sonra telefonu yeniden cebine koydu. "Telefon için kusura bakma, kuzenim mesaj atmış da." Kızın şaşırmış bakışları altında yanlış bir şey yapıp yapmadığını düşünmeden edemedi. | |
|
| |
Julietta E. Rockefeller Gryffindor &. 5. Sınıf
Mesaj Sayısı : 19 Kayıt tarihi : 23/08/11 Yaş : 27
Mini Lejant Savaş Tarafı: Aydınlık RP Yaşı: 15 RP Partneri: Olacak ^.-
| Konu: Geri: Sen Burada Ne Arıyorsun? Perş. Eyl. 15, 2011 1:41 am | |
| Karşıdan gelen titreme sesiyle irkildi kız, tam Cameron'un sorusuna cevap verecekken. Meraklı ve biraz da şaşkın gözlerle çocuğa baktı. Elindeki telefonu görünce gözleri daha da açıldı. "Telefon için kusura bakma, kuzenim mesaj atmış da." Açılan ağzını zar zor toparladı ve çocuğa devam et der gibi elini salladı. Wilson'ın telefonu olacağı hiç aklına gelmezdi? Tanrı aşkına! Bu çocuk nasıl Slytherin'e girdi?! "Ah salak salak baktığım için özür dilerim. Sadece senin gibi birinin bir muggle aleti kullanmasına şaşırdım o kadar. Ne söylediğini fark ettiğinde yüzündeki gülümseme canlılığını yitirdi. Senin gibi biri mi? Ah harika! Elini alnına vurdu ve devam etti. Özür dilerim... Bazı alışkanlıklar kolay kolay geçmiyor." Yüzüne şirin bir gülümseme yerleştirdi ve süt dökmüş kedi gibi her saniye daha da çekici gelmeye başlayan çocuğa baktı. "Peki... Muggleları sever misin? Yoksa sadece cep telefonları mı ilgini çekiyor?" Okula ilk adımını attığından beri aralarında süren gerginlikleri geride bırakıp, sanki yıllardır arkadaşlarmış gibi konuşmalarına hala inanamıyordu Julietta. Üstelik her geçen dakika ondan daha çok hoşlandığını da inkar edemezdi. Gözlerini kaçırdı ve kolay kolay kızarmadığı için şükretti. Kraker paketini tekrar uzatıp, "Bu arada baharatlı her şeyi severim," dedi sırıtarak. Sonra kol saatine baktı. Ayağa kalktı ve Cam'i de kalkması için elinden tuttu, sanki bunu bir alışkanlık olarak yapmıştı. Yüzüne doğru yükselen sıcaklığa aldırmadan onu da kaldırdı. "Bu mezarlıktan çıksak iyi olacak. Geç oldu..." Mezarlık kapısına doğru yürürken büyük ağaç köklerinden birine takıldı ve yere kapaklandı. Yüzü toprağa gömülmesin diye elinin üzerine düştüğü için bileğini burktu. "Aaow, sakarlığım üzerimde sanırım." dedi küçük bir kahkaha attı. Aklının Cameron'dan başka bir şey düşünebilmesine sevinmişti. | |
|
| |
Cameron G. Wilson Slytherin &. 5. Sınıf
Mesaj Sayısı : 11 Kayıt tarihi : 23/08/11
Mini Lejant Savaş Tarafı: RP Yaşı: 15 RP Partneri: Fall in love with my Juliet~
| Konu: Geri: Sen Burada Ne Arıyorsun? Perş. Eyl. 15, 2011 12:59 pm | |
| "Ah salak salak baktığım için özür dilerim. Sadece senin gibi birinin bir muggle aleti kullanmasına şaşırdım o kadar. Senin gibi biri sıfatıyla karşılaştığı için çok şaşırmamıştı aslında. Sonuçta o öyle biriydi. Muggle eşyaları kullanmaması gereken, zengin Slytherin çocuğu. Ya da en azından olması gereken kişi buydu. - Özür dilerim... Bazı alışkanlıklar kolay kolay geçmiyor." Bu konuda haklıydı. Alışkanlıkların geçmesi zor olabilirdi. Ama Jul'un ona karşı hep sevecen davranması için bir çok şeyini feda edebilirdi. "Peki... Muggleları sever misin? Yoksa sadece cep telefonları mı ilgini çekiyor?" Muggleları sevmek zorunda olduğu için mi sevdiğini ya da gerçekten sevip sevmediğini düşündü. Eğer sevmek zorunda olmasaydı ailesini yine de severdi. Ailenin muggle kesiminin büyücü kesimine kıyasla daha sıcak kanlı olduğu kesindi. "Bu arada baharatlı her şeyi severim." Baharatlara özel bir ilgisi olmasa da krakerlerin güzel olduğunu hayatta reddedemezdi. Julietta ayağa kalkıp onun elini tutunca şaşırmamış değildi. Kızın yardımıyla ayağa kalktı. Ona kalsa elini bırakmazdı ama bu biraz garip olurdu. "Bu mezarlıktan çıksak iyi olacak. Geç oldu..." Julietta mezarlığın çıkışına doğru ilerlerken onu biraz geriden takip ediyordu. Kızın ağaç köküne takılmasıyla hemen yanına koştu. "Aaow, sakarlığım üzerimde sanırım."
İçinin cız etmesi normal bir şeydi galiba. Sonuçta kız bir yerlerini incitmiş olabilirdi. Yerden kalkmasına yardım edip onu tekrar bir ağaç köküne oturttu. "Kötü düştün Jul. Biraz dinlensen iyi olur. Bileğinin üstüne düştüğünü gördüm çok acıyor mu?" Kızın bileğini tutup ovuşturmaya başladı. Belki böyle acısı biraz daha olsa giderdi. Kızın bileğini ovuştururken bir yandan da konuşmaya başladı. "Muggleların sevip sevmediğimi sormuştun değil mi? Aslında buna tam olarak ne yanıt versem bilmiyorum ama şöyle diyebilirim ki anne tarafımdaki tüm akrabalarımı seviyorum." Kızın büyük ihtimalle annesinin bulanık olduğunu bilmediğini düşünerek açıklamaya koyuldu. "Annemin annesi ve babası büyücü değillerdi. Haliyle geri kalan ailesi de. Bu yüzden benim de onlarla iletişimde kalmam lazımdı. Onlar sadece havalı bir yatılı okulda okuduğumu düşünüyorlar. Bu yüzden sene içinde okuldan çıkmamız yasak zannediyorlar. Yazın da kuzenlerim tarafından ezilmeyeyim diye bir telefonum var. Telefonu da sevmiyorum değil, tetris oynaması zevkli." Bu kadar açıklamanın yeteceğini düşünmüştü. Çünkü tetristen sonrasına devam ederse Julietta -eğer hala düşünmüyorsa- onun geveze olduğunu düşünmeye başlayabilirdi. | |
|
| |
Julietta E. Rockefeller Gryffindor &. 5. Sınıf
Mesaj Sayısı : 19 Kayıt tarihi : 23/08/11 Yaş : 27
Mini Lejant Savaş Tarafı: Aydınlık RP Yaşı: 15 RP Partneri: Olacak ^.-
| Konu: Geri: Sen Burada Ne Arıyorsun? Perş. Eyl. 15, 2011 3:00 pm | |
| Bileğinin zonkladığı hissedebiliyordu. Orada toplanan kanı da hissediyordu, ta ki Cameron'un eli eline değene kadar. O andan itibaren bileğinin acısını falan unutmuştu. Hatta Cameron'un konuştuğunu görüyordu ama sesi çok çok uzaklardan geliyor gibiydi. Elini çocuğun elinin üzerine koydu ve onu durdurdu. Sersem bir halde teşekkür etti ve çantasını karıştırmaya başladı. Kırmızı renkte bir eşarp çıkardı ve "Rica etsem bunu elime sarar mısın?" dedi kabarca. Sonra devam etti. "Annenin muggle-doğumlu olduğunu bilmiyordum." 'Bulanık' da diyebilirdi tabi fakat ailesi ne kadar safkan takıntılı olursa olsun, ona bunun kötü bir şey olduğunu öğretecek kadar asillerdi. Zaten kendi prensipleri de buna el vermezdi. Hatta bir keresinde muggle-doğumlu birine bulanık dediği için bir çocukla saç saça, baş başa kavga etmişti. Tabi sonun da ikisi de müdürün odasını boylamışlardı fakat müdür artık Julietta'yı odansında görmeye alışmış olmalıydı ki, tepki göstermiyordu. "Bu arada Tetris güzeldir." diye devam etti. Keyfi yerine gelmişti. Sanırım," dedi. "Benim hiç muggle bir akrabam yok. En azından tanıdığım..." Eğer varsa da büyük ihtimalle aileden reddedilmişlerdir, diye geçirdi aklından genç cadı. - Out:
Çok kısa oldu sanki :/
| |
|
| |
Cameron G. Wilson Slytherin &. 5. Sınıf
Mesaj Sayısı : 11 Kayıt tarihi : 23/08/11
Mini Lejant Savaş Tarafı: RP Yaşı: 15 RP Partneri: Fall in love with my Juliet~
| Konu: Geri: Sen Burada Ne Arıyorsun? Perş. Eyl. 15, 2011 3:53 pm | |
| Kızın ona uzattığı eşarbı alıp olabildiğince yavaş bir şekilde bileğine sarmaya başladı. Onu incitmeyi istemezdi. Eşarbı sarmayı bitirdikten sonra ufak bir fiyonk attı. Hiç yoktan estetik olarak güzel görünebilirdi. -evet, ergenlik çağındaki erkekler de fiyonk atmayı bilebilirler- Ardından kızın elini istemeyerek olsa da bıraktı. "Annemin öyle olduğunu bilmemen normal. Çoğu kişi bilmiyor. Ama bence bu pek de önemli bir ayrıntı değil. Sonuçta büyücü mü büyücü." Her ne kadar babasının tarafı pek öyle olduğunu düşünmese de Cameron bunu çabucak kabullenebiliyordu. Annesinin tanıdığı bir çok büyücüden daha yetenekli olduğunu söyleyebilirdi. Hem diğer büyücülerin çoğu araba kullanmayı geçin telefonun ne işe yaradığını bilmediklerine göre annesi onlara göre baya önde demekti.
Aslında muggleların büyücülere göre daha güzel yaşantıları olduğunu düşünüyordu. Ne olduklarını kendi akrabalarından bile gizlemek pek zevkli bir şey değildi. "Çok bir şey kaybetmiyorsun. Muggle akrabalara sahip olmak büyücüler için çok harika bir şey değil." Yanlış anlaşılabileceğini düşünerek hemen arkasından kendini düzeltme gereği hissetti. "Yani muggle akrabalarımı seviyorum. Onlar gerçekten çok eğlenceli ve büyücülere göre farklı zevkleri var. Ama büyücü olduğunu onlardan saklama olayı çok sıkıcı." Kıkırdamayla karışık bir iç çekişten sonra devam etti. "Hem belki bir gün senin de muggle akraban olur. çok takma kafana." Belki bir gün... Eh, herkesin başına her şey gelebilirdi. | |
|
| |
Julietta E. Rockefeller Gryffindor &. 5. Sınıf
Mesaj Sayısı : 19 Kayıt tarihi : 23/08/11 Yaş : 27
Mini Lejant Savaş Tarafı: Aydınlık RP Yaşı: 15 RP Partneri: Olacak ^.-
| Konu: Geri: Sen Burada Ne Arıyorsun? Perş. Eyl. 15, 2011 5:31 pm | |
| Mugglelar kesinlikle ilginç insanlardı. Daha doğrusu bilinmeyenleri çok insanlardı. Jul'un birkaç muggle arkadaşı vardı ve onlardan pek çok şey öğrenmişti. Hatta bir tanesine büyücü olduğunu bile söylemişti ki, sonradan onun da kofti olduğunu öğrenmişti. Yani tam olarak bir büyücü olduğunu en önemli sırrı olarak saklamış değildi. Güvendiği herkese rahat rahat söyleyebilirdi. Çoğu yönden büyücü olmak daha avantajlı olsa da, Jul'e göre iletişim mugglelarda daha kolaydı. Tabi baykuşların ya da patronusların suda bozulma ya da sarjlarının bitmesi gibi bir durum yoktu. "Hem belki bir gün senin de muggle akraban olur. çok takma kafana." İstemsiz olarak aklından Seninle evlenirsem muggle akrabalarım olur, gibi bir düşünce geçti. Genç kız sıcaklığın tekrar yüzüne doğru akın ettiğini hissetti. "Eğer muggle akrabalarım olursa sanırım kıyamet yaklaşıyor demektir." dedi sevecen bir şekilde. "Tabi ben hala beni evlatlıktan reddetmemelerine şaşırıyorum." diye fısıldadı sonra.
"Kalksak mı artık?" diyerek ayağa kalktı fakat fazla hızlı kalkmış olmalıydı ki, Cameron'un kucağına düştü. Gördüğü tek şey dans eden renklerdi. Birkaç kez gözlerini kırpıştırdı ve burnunun dibinde muhteşem bir çift yeşil göz gördü. Görüntünün netleşmesi için birkaç kez daha göz kırptı ve karşısında Cameron'un suratını görünce tekrar ayağa fırladı. Tabi düşmemek için bu sefer daha çok çaba harcamıştı fakat başı dönmemişti. Şaşkınlıkla genç büyücüye döndü ve alelacele konuşmaya başladı. "A-şey.. Ben üzgünüm. Sadece insanların benim iznim olmadan bana dokunmasından hoşlanmıyorum. Ama teşekkür ederim. Beni tuttuğun için yani. Gerçekten aptalın tekiyim." Bir süre durakladı ve sonra arkasını dönüp çabuk çabuk yürümeye başladı. İki saniye içinde neyin değiştiğini bilmiyordu. Aslında böyle çekip gitmemesi gerektiğinin de farkındaydı. Kendi kendine kızarak yürümeye devam etti. | |
|
| |
Cameron G. Wilson Slytherin &. 5. Sınıf
Mesaj Sayısı : 11 Kayıt tarihi : 23/08/11
Mini Lejant Savaş Tarafı: RP Yaşı: 15 RP Partneri: Fall in love with my Juliet~
| Konu: Geri: Sen Burada Ne Arıyorsun? Perş. Eyl. 15, 2011 10:19 pm | |
| Julietta'nın ayağa kalkmasıyla o da tam kalkacaktı ki kız bu sefer onun üstüne düştü. Hiç yoktan onu tutmayı başarabilmişti yoksa yine bir yerlerini incitebilirdi. Kızın ani kalkışıyla bir kahkaha patlatmadan edemedi. Her ne kadar ortada çok komik bir olay olmasa da kızın tavırları hoşuna gidiyordu. "Aptal değilsin Jul. Üzme kendini. Hergün üzerime güzel kızlar düşmüyor, bundan rahatsız olacak değilim." Daha çok kendisinden kaçıyormuş gibi geliyordu. Kaçan kovalanır~ Hem kovalamak eğlenceliydi de. Julietta arkasını dönüp gidince o da arkasından yürümeye başladı. Aslında mezarlık geceye göre oldukça güzel görünüyordu. Onu hiç korkutmamıştı. Aslına bakılırsa Yasak Orman'ın gündüz göründüğünden daha tehlikeli görünmüyordu. Julietta'nın neden hala buradan çıkmak istediğini anlayabilmiş değildi. Buradan çıkmak lanetli gibiydi, her denemesinde başına bir şey geliyordu. Biraz batıl inançları olsa şuradan şuraya kıpırdamazdı. Ama batıl inanları olmadığına ve Julietta'yı hazır bulmuşken kaybetmek istemediğine göre peşinden gitmesi daha mantıklı oluyordu.
Mezarlıktan çıktıkları anda biraz daha onunla zaman geçirebilmek için kızın burkmadığını bileğini tutup durdurdu. Kız kendisine döndüğünde şaşkın bakışlarıyla karşılaştı. Büyük ihtimalle durdurulmayı beklemiyordu. "Şey dicektim... Biraz daha burada kalsana. Oturup konuşalım. Okul açılınca yeniden Slytherin züppesi olacağıma göre iyi çocuk olmanın keyfini biraz daha çıkarmak istiyorum." Kızın elini bırakıp Mezarlığın taş duvarlarından birinin üstüne oturdu ve ellerini cebine koydu. "Tabi istiyorsa gitmekte özgürsün ama seni durdurmaya çalışacağımı bil. Ve benden kaçman o kadar kolay olmaz." Tabi yavru köpek bakışları altında kızın gideceğini düşünmüyordu. Kim o bakışlardan kaçabilirdi ki? Gerektiğinden tatlı bakışlardı.. | |
|
| |
Julietta E. Rockefeller Gryffindor &. 5. Sınıf
Mesaj Sayısı : 19 Kayıt tarihi : 23/08/11 Yaş : 27
Mini Lejant Savaş Tarafı: Aydınlık RP Yaşı: 15 RP Partneri: Olacak ^.-
| Konu: Geri: Sen Burada Ne Arıyorsun? Perş. Eyl. 15, 2011 10:42 pm | |
| Çocuğun sözleri üzerine bir kahkaha attı kızdı. Cam'in onu kovaladığı düşünüyordu da, gayet eğleceli bir görüntü oluşurdu herhalde. Tabi sakarlığı da bu kadar üstündeyken koşarak iki adım atabileceğini anca rüyasında görürdü. Tekrardan atılan masum-yavru-köpek bakışlarına dudaklarını bükerek cevap verdi kız ve ellerini teslim olmuşçasına kaldırdı. Zıplayarak duvarın üzerine otururken ellerini kullanmasına gerek kalmadığı için sevinmişti. "Ahahaha. Bunu yapmaktan vazgeçmelisin. Bir gün çok kötü reddedileceksin. Ve bunu yapanın ben olmasını istiyorum!" Kafasını çocuğun omzuna dayadı ve devam etti. "Ah sakın kıpırdama, başım çok ağrıyor. Ayrıca eğer tekrar züppe kesileceksen, haber ver de kendimi hazırlayayım. Babam çok ilginç büyü kitapları almıştı." Genç büyücüye, çok da tehditkar olmayan, tehditkar bakışların birini attı.
"Evet... Bugün ciddi bir ilerleme kaydettik, bak. Evet bu önemli bir gelişme. Tabi eğer okulda da böyle sıkı fıkı olacaksak insanları alıştıra alıştıra yapmalıyız bunu. Yoksa İmperius Laneti'ne falan maruz kaldığımızı düşünürler!" dedi ve sevimli sevimli baktı. Uzun bir sene onları bekliyordu. | |
|
| |
Cameron G. Wilson Slytherin &. 5. Sınıf
Mesaj Sayısı : 11 Kayıt tarihi : 23/08/11
Mini Lejant Savaş Tarafı: RP Yaşı: 15 RP Partneri: Fall in love with my Juliet~
| Konu: Geri: Sen Burada Ne Arıyorsun? Cuma Eyl. 16, 2011 3:42 pm | |
| İçinden ona karşı gelmenin zor olduğunu geçiriyordu. Hem Julietta ona karşı gelmek istememeliydi. Kim onla konuşmaktan kaçabilirdi ki. Kızın pes edip yanına oturması hoşuna gitmişti. Ve başını omzuna koyuşu~ Aslında bu bira garip hissettiriyordu. İçinden elini kızın omzuna atmak geliyordu ama rahatsız olabileceğini düşündüğü için bunu da yapmadı. Tanrı aşkına ne yapacaktı bu çocuk! Kız başını omzuna koymuştu! Ve o sadece elleri ceplerinde öylece duruyordu. Hiç bir şey yapmadan! Yapabildiği tek şey ellerini cebinden çıkarıp bir elini kızın arkasından duvara koymak oldu. Kızın omzuna ya da beline koymasa da hiç yoktan ceplerinde durmasından iyiydi. "Sürekli düşmeye devam edersen başın daha da ağrır. Biraz daha dikkatli olmalısın Jul." Her ne kadar onun üstüne düşmesinden rahatsız olmasa da başka birinin üstüne düşmesini istemezdi. Herkes onun kadar iyi niyetli değildi sonuçta.
"Ben züppe değilim ama okul açılınca sen beni her şekilde öyle görmeye devam edeceksin çünkü arkadaşların Slytherin çocuklarıyla takılmandan rahatsız olur." Aslında bu söylediklerinin doğruluğundan pek emin değildi ama bunun kızı kışkırtacağını biliyordu. Kimsenin hoşuna gitmezdi. Bu yüzden Julietta kendini savunmaya geçebilirdi. İstediği buydu. "Eğer sıkı fıkı olsaydık her fırsatta kaçmaya çalışmazdın Jul. Hem benimle takılmandan kimse şüphelenmez. Huhu, ben de insanım. Sıradan bir insan. Orada bakınca Azkaban'a girmeye çalışan kötü ve karanlık biri gibi mi duruyorum?" Ardından omzunu kıpırdatmadan başını geriye attı ve gökyüzüne baktı. "En azından ben öyle görünmediğimi düşünüyorum." | |
|
| |
Julietta E. Rockefeller Gryffindor &. 5. Sınıf
Mesaj Sayısı : 19 Kayıt tarihi : 23/08/11 Yaş : 27
Mini Lejant Savaş Tarafı: Aydınlık RP Yaşı: 15 RP Partneri: Olacak ^.-
| Konu: Geri: Sen Burada Ne Arıyorsun? C.tesi Eyl. 17, 2011 1:16 am | |
| Azkaban benzetmesinden sonra çocuğa kötü bir bakış atmıştı. Fakat sonradan gülümsedi. "Ah, Azkaban bambaşka bir boyut. Böyle bir şeyi aklından bile geçirme," Biraz durakladı. "Ayrıca sen o lanet yere gitmek için fazla yakışıklısın," dedi dalgayla karışık. "Ve fazla uzun..." Arkasındaki kolu hissediyordu fakat tepki göstermemişti. Çocuğun dokunuşu hoşuna gitmişti. Ceketi, bedenini serin esintiden daha fazla koruyamayınca, yanındaki genç büyücüye biraz daha sokuldu. İstem dışı bir hareketti fakat geri çekilmeye gerek duymadı. "Hem eğer arkadaşlarım benim kararlarımı desteklemiyorlarsa, benim arkadaşım değillerdir, değil mi?" diyerek anlamlı bir bakış fırlattı. Dışarıdan tam bir çift gibi göründüklerine yemin edebilirdi ama nedense durumlarında garip bir nokta göremiyordu. Sanki başından beri olması gereken buymuş gibi. Aklındaki düşünceler, yüzündeki gülümsemeyi genişletirken genç kız içini çekti. "Aslında..." dedi ve durakladı. Bakışları çocuğun dudaklarına kaydı ama sonra "Ah, neyse boşver..." Saçma bir fikirdi zaten, diye düşündü. Mantığı haklı olduğunu söylerken, duyguları hayal kırıklığına uğramıştı.
Büyücünün kolunun altından çıktı ve duvardan indi. "Gel hadi! Hadi! Evime bırak beni!" diye bağırdı hafifçe. Sesi taş duvardan yansırken yüzünde güller açıyordu. Neşeli bir kahkaha attı ve dans ederek ilerlemeye başladı. Bazen nedensizce neşelenebiliyordu böyle. Anlamsızca... Ne sakarlık kalmıştı, ne bir şey. Zihni müzik sesiyle dolarken hiçbir şeyin önemi kalmamıştı. | |
|
| |
Cameron G. Wilson Slytherin &. 5. Sınıf
Mesaj Sayısı : 11 Kayıt tarihi : 23/08/11
Mini Lejant Savaş Tarafı: RP Yaşı: 15 RP Partneri: Fall in love with my Juliet~
| Konu: Geri: Sen Burada Ne Arıyorsun? Paz Ekim 16, 2011 3:03 pm | |
| Bu kız fazla mı dengesizce davranıyordu yoksa her zaman mı böyleydi kestiremedi Cameron. Normalde gayet normal görünüyordu. Pek de sakar olduğunu söyleyemezdi. Ama bugün Julietta hakkında çok yeni şeyler öğreniyormuş gibi hissetti kendisini. Bir de kızın iltifatları hoşuna gitmişti. Yakışıklı olduğunu biliyorsu, en azından böyle bir şeyi inkar etmezdi ama onun ağzından duymak ayrı güzel olmuştu. Gururunu kabartıyordu. Aradaki buzların erimesi de zevkliydi.
Kızın kalkmasıyla beraber Cam de kalkıp kızın peşinden gitmeye başladı. "Nasıl bu kadar hareketli olmayı başarıyorsun söylesene sen." Meraktan ya da kıza uyum sağlamak istediğinden. Nasıl bu kadar heyecan dolu olabilirdi ki bir insan. Ya da nasıl Julietta gibi olabilirdi...
Zaten bir tane Julietta varken başka bir taneye daha ihtiyaç olmadığını düşünüyordu. Pek kimse bu kıza benzeyemezdi. Farklıydı kız. Eğlenceliydi. Ve bugün onu kabullenmişti. Gerçekten arkadaş olabileceklerini mi ima etmişti yoksa sadece kendini kanıtlamak için mi söylemişti bu sözleri emin değildi. Yine de yavaş yavaş iyiye giden bir şeyler vardı ortada.
"Evin nerede senin? Çok yürümek istemem." Bu da seni her yere bırakırımın kısa haliydi. Her ne kadar bunun yerine biraz daha oturamazmıydık demek istese de kızı bunaltmak istemiyordu. | |
|
| |
| Sen Burada Ne Arıyorsun? | |
|